Sirkü 1833 – Zamlı ödenen Elektrik, su, doğalgaz ve telefon faturaları ve bunlara ait KDV

İşletmeler ticari ve sınai faaliyetlerinde genellikle elektrik, su, doğalgaz ve telefonları ağırlıklı olarak kullanırlar ve bu gider kalemleri de ticari mal ve hammaddeler kadar ağırlıklıdır.

Gider kalemlerinin yüksekliği veya başka nedenlerden dolayı da zaman zaman bu faturaların vadesi geçirilir ve geç ödeme nedeniyle zamlı veya faizli olarak ödenir.

İşte tam da bu durumda bu faturaların geç ödenmesi durumunda tahakkuk edecek gecikme zam ve faizlerinin vergi matrahının belirlenmesinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı bu zam ve faizler için ilaveten ödenen KDV nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı konusunda tereddütler yaşanabilmektedir.

Konu vergi mevzuatımız açısından irdelendiğinde;

Bilindiği üzere kurumlar vergisinde, safî kurum kazancının tespitinde KVK 6 ıncı maddesi gereği Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümleri uygulanmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

40/3 maddesinde işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilam veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği,

41/6 maddesinde de her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak yazılamayacağı,

Kurumlar Vergisi Kanununun

11/1-ç maddesinde, bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmeyeceği,

11/1-g maddesinde ise sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ile tazminat giderlerinin kurum kazançlarının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği,

KDV Kanununun;

24/c maddesi gereği vade farkı, fiyat farkı kur farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin KDV matrahına dahil olduğu,

29/1-a maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirebileceği,

29/3 üncü maddesinde; indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

34/1 inci maddesinde de, yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinden ayrıca gösterilmek ve kanuni defterlere kaydedilmek suretiyle indirilebileceği,    

58/1 inci maddesinde de Mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi ile mükellefçe indirilebilecek Katma Değer Vergisi, Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği,

hükme bağlanmıştır.

Yasal mevzuat yukarıda kısaca izah edilmiştir.

Uygulamada ve yargıda genel kabul gören ilkeler gereği;

Bu tür ödemelerin süresinde yapılmaması  halinde ödenen gecikme zamları ve faizleri bir akde dayanmakta ve medeni ve ticari akitlerden doğan alacaklar da 6183 sayılı kanun kapsamına girmemektedir. Dolayısıyla bu borçların 6183 sayılı AATUH kanuna göre takip ve tahsili söz konusu olmamaktadır. Başka bir ifade ile Elektrik, su, doğalgaz, telefon bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle uygulanan gecikme zamları işle ilgili olarak mukavelenameye göre ödenen tazminat niteliğindedir.

Öte yandan,

Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Bu nedenle;         

Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinden ve vergilendirmenin ilkelerinden de anlaşılacağı üzere Elektrik, su, doğalgaz, telefon bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle tahakkuk edecek gecikme zam ve faizleri miktar itibarıyla kesinleşip ödendiği dönem itibarıyla kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.

Bu gecikme zammı ve faizi için düzenlenen faturalarda yer alan KDV tutarları takvim yılı aşılmamış olmak kaydıyla belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilecektir.  

Benzer bir konuda “dava sonucunda ödenmesine hükmolunan doğalgaz gecikme faizi faturalarında yer alan KDV tutarlarının gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı ile KDV indirimi” konusunda Gelir İdaresi Başkanlığı Bursa VDB nın 14.04.20214 tarih ve 45404237-130[I.12.151.]-118 sayılı özelgesi de bu yöndedir.

————————-

Hatırlatma:

Sirkülerimiz bilgilendirme amaçlı olup belirli bir konu hakkında genel çerçevede bilgi vermek amacını taşıdığından içerikten kaynaklanan veya içeriğe ilişkin ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.

Bu sirkümüzde yer verilen bilgiler yazının tarihi itibarıyla geçerli olup, yazı tarihinden sonra gerçekleşebilecek yasal değişiklikler, gelişecek uygulamalar ve yargı kararları ileride farklı düzenlemeleri ve değerlendirmeleri gerektirebilmektedir.

Bu nedenle konular ile ilgili karar vermeden önce profesyonel bir danışmandan görüş ve destek alınması tavsiye olunur.