Vade farkı – Kur farkı – Fiyat farkı

Vade farkı – Kur farkı – Fiyat farkı nedir? Nasıl ve ne zaman uygulanır? Uygulanırsa KDV ye tabi midir? İtiraz edilebilir mi? Nasıl itiraz edilir? Hep merak konusu olmuştur.

Uygulamada sıkça kavram kargaşasına neden olan bu üç unsur esas itibariyle birbirleri ile aşağı yukarı aynı anlamları ve içeriği ifade etmektedir.

Vade ve kur farkları mal ve hizmet bedelinin geç ödenmesi ile ilgili olarak talep edilen bedellerdir. Fiyat farkı ise talep veya sipariş edilen malın kalite veya malzemesinin farklılaştırılması nedeniyle ortaya çıkacak maliyet farkının talep edilmesidir.

Vade farkı – kur farkı – fiyat farkı faturalarının, mal teslimi veya hizmet ifası sonrası doğan bir alacağın varlığını kanıtlamak için düzenlenen bir ticari vesika olup olmadığı konusu uygulamada hukuken tartışma konusudur.

Öncelikle fatura ile ilgili olarak yasalarda var olan düzenlemeleri hatırlayacak olursak,

  • 6102 sayılı Türk Ticaret Yasası’nın 21/1’inci maddesi uyarınca, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.”
  • Vergi Usul Yasası’nın 229’uncu maddesinde yer alan tanımlamadan da anlaşılacağı üzere “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”

Her iki yasa maddesinde de faturanın satılan bir mal veya yapılan bir iş karşılığında düzenlenebileceği hususu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda da fatura ‘ticari vesika’dır.

Dolayısıyla gerek mal ve hizmet faturası gerekse Vade farkı – Kur farkı – Fiyat farkı faturalarına itiraz her biri açısından ayrı ayrı ve süresinde yapılmalıdır.

  • Fatura Vergi Usul Yasası’nın 231/5’inci maddesi uyarınca malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.

Gerçekte; fatura satılan bir malın alıcıya teslim edildiğini ispat eden bir belge olarak dikkate alınmamalıdır. Ayrıca faturanın düzenlenmesi ve hatta faturada muhatap gösterilen kişiye (alıcıya) gönderilmesi herhangi bir satım akdinin varlığına karine teşkil etmez.

  • Türk Ticaret Yasası’nın 21/3’üncü maddesi uyarınca “Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.”

Satım akdinde “hilafına adet veya mukavele mevcut değilse satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle” yükümlüdür.

Şimdi bu yasal düzenlemeler ışığında konuyu özetleyecek olursak,

Vade Farkı

Katma Değer Vergisi Yasası’nın 24/c maddesi uyarınca ‘vade farkı’ matraha dahil bulunmaktadır.

Ayrıca 105 seri nolu KDV Genel tebliğinde

“Vadeli işlemlerde bedelin zamanında ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan yeni vade farkları da vadeli satışa konu teslim ve hizmete ilişkin matrahın bir unsuru olduğundan, bu vade farklarının ayrıca fatura edilmesi ve vadeli satışa konu teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemlerin tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanarak, vade farkı faturasının düzenlendiği döneme ilişkin beyannamede beyan edilmesi gerekmektedir.” Denilerek KDV Mevzuatı açısından konuya açıklık getirilmiştir.

  • Vade farkı faturalarının düzenlenebilmesi için satış akdinde özel bir hükmün bulunması gerekmektedir.
  • Vade farkı hukuki açıdan faiz niteliğinde değildir. Bu nedenle bir alacak veya borcun vadesinde ödenmemesi halinde mal ve hizmet bedeline eklenme yapan bir unsur olarak kabul edilir.

Faturaların altında yer alan ‘gecikme halinde vade farkı veya faiz’ alınacağına ilişkin kayıtlar, fatura muhteviyatında olmamakla beraber böyle bir kaydı içeren faturanın karşı tarafa (alıcıya) tebliğ halinde, bu kayda itiraz edilmezse, taraflar arasında bu hususta anlaşma oluştuğunun kabulü gerekmektedir.

Ancak Faturaya “bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir” ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği edilmesinde karşı tarafça Türk Ticaret Yasası’nın 21/2-3 üncü maddesi uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmese dahi sadece fatura münderecatı kesinleşmiş olacaktır. Vade farkının borçlu tarafça kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmemektedir.

Bu itibarla vade farkı ile ilgili hususların fatura üzerine şerh verilerek değil de ayrı bir sözleşme ile belirlenmesinde yarar vardır.

Kur Farkları

Uygulamada bedel döviz olarak ödendiğinden ödeme anında fark olumlu veya olumsuz kendiliğinden oluşacaktır. Bu nedenle ayrıca bir sözleşmeye gerek yoktur.

Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibariyle vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

105 seri nolu KDV Genel tebliğine göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanacaktır.

Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

60 seri nolu KDV Sirküleri ile yurt içi satışlarda;

  • KDV dahil toplam bedelin dövize endeksli olarak belirlenmesi durumunda vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarih ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan kur farkı bedeline iç yüzde oranı uygulanarak KDV tespit edilecektir.
  • Dövize endeksli toplam bedele KDV’nin dahil edilmemesi durumunda ortaya çıkan kur farkları üzerinden lehine kur farkı ortaya çıkan mükellef tarafından düzenlenecek faturada KDV hesaplanması ve kur farkının ortaya çıktığı dönemde her iki mükellef tarafından genel esaslar çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir.

25 Seri Nolu KDV Genel tebliği gereğince de;

KDV Kanununun 11/1-c maddesi hükmü gereğince tecil-terkin uygulanmak suretiyle teslim edilen mallara ait bedelin dövize endeksli olarak belirlenmesi durumunda, ihracatın gerçekleşmesinden sonra ihracatçı tarafından kendilerine intikal ettirilen vergi iadesi, kur farkı ve kaynak kullanımı destekleme primi ödemelerinin karşılığında imalatçının keseceği faturalarda; bu ödemelerin tek tek belirtilmesi ve ödemelere ait hesaplanan katma değer vergisinin ayrıca gösterilmesi ile asıl mala ilişkin fatura ve ihracata ait gümrük çıkış beyannamesine atıfta bulunularak bu verginin tahsil edilmediğini belirten bir şerh konulması, bilahare sözü edilen ödemelere ait düzenlenen faturada gösterilen verginin, faturanın ait olduğu döneme ilişkin beyannamede gösterilerek, bu verginin aynı beyannamede indirim konusu yapılması suretiyle söz konusu ödemelerin de vergiden arındırılacaktır.

Ayrıca yatırım teşvik kapsamında alınan mallara ilişkin kesilecek kur farkı faturasında ilk faturanın ve Yatırım Teşvik Belgesinin tarih ve nosu yazılarak faturaya gerekli şerh verilmek suretiyle KDV hesaplanmasına gerek yoktur.

Fiyat farkı

Fiyat farkı konusunda; mali ve hukuki mevzuatlarda detaylı bir tanımlama mevcut olmamakla birlikte teslim veya hizmetin kararlaştırılan tarihten önce yapılması; kalitesinin daha iyi olması, malzemelerin nitelikli olması gibi nedenlerle ödenen ilave paralardır.

Bu özelliği gereği esas itibariyle fiyat farkı mal bedeline ait bir ödeme niteliğinde değil malın kalite, nitelik veya teslimi gibi hususlarda yapılacak iyileştirme için maliyetlerde meydana gelebilecek artışları karşılamak amacıyla ilave olarak yapılacak ödeme niteliğindedir.

Dolayısıyla hizmet ifası gibi mütalaa edilmesi gerekir.

Katma Değer Vergisi Yasası’nın 24/c maddesi uyarınca ‘Fiyat farkı’ matraha dahil bulunmaktadır. Bu nedenle fiyat farkı faturaları üzerinden ayrıca Katma Değer Vergisi hesaplanması gerekmektedir.

Fiyat farkı uygulanması ve talep edilmesi için ayrıca ikinci bir sözleşme veya yeni bir sözleşme gerektiği açıktır.